18 Ocak 2009

Milli Ekonomi Modelinin Özeti!

Yiğit Bulut'un bir sözüyle başlamak hoş olacaktır:

"Eğer bir sisteme faiz bulaştıysa, artık onun iflah olması mümkün değildir!"


Günümüzde bir ülkenin kalkınmasında karma ekonomi tercih edilmelidir. Fakat şu anda Türkiye dahil pek çok ülkede uygulandığı iddia edilen karma ekonomilerden aslında tam verim alınamamaktadır! Bunun sebebi de, siyonistlerin basıp Amerikaya bile borç olarak verdiği dolardır. Merkez bankasına sahip olmak nasıl bir nimettir fark eden çok azdır! Çünkü para basabilen bir devlet, parasını ekonomiyi harekete geçirmek için rahatlıkla kullanabilir. Bu nasıl engellenir? Yabancı paralar(başta dolar) ülke ekonomilerine dahil edilir! Ardından yahudinin yaşam ortamını oluşturan faiz ilave edilir! Böylelikle; devlet ihtiyaç duyduğu kadar parayı basıp kullanmak istediğinde, öncelikle diğer para birimi karşısında değer kaybedeceği ve enflasyonu tetikleyeceği söylenir! Bunu iktisat kitaplarında da öğrendik!
Enlafasyon aynı zamanda faiz ile döngüye girer! Eğer ülke içinde yabancı para olmazsa, görece olarak değer kaybetmesi söz konusu olmaz. Eğer faiz olmazsa, bahsedilen enfalsyonu tetikleyecek bir unsur daha olmaz.
Eğer devlet her mal ve hizmet için tavan ve taban fiyatları belirlerse, enflasyon limitlenmiş ve yok edilmiş olur. Faizin ve enflasyonun olmadığı bir ortamda servet sahipleri, paralarının tüketim yoluyla erimesini engellemek için mutlaka bir yatırımla ilişkili tutmak isteyecektir. Bu da; istihdam demektir. Yani para verip faizle almak olamayacağı için; çalışmak ve yatırım yapmak olacaktır!
Devlet bütün bankalara el koyacak ve oradaki personel de devletin bir tane bankasının memurları olacaktır. Para sıkıntısı ortadan kalkmış devlet, ülkenin her tarafını kısa sürede, eşit derecede kalkındıracaktır... Böylece terör de beslenemeyecek, bitecektir... Dış ticaret, eğer maden değeri olan birimlere göre her yıl yenilenebilecek bir kur anlaşması ile yapılırsa hiç bir devletin kazıklanması ve sistemin suistimal edilmesi söz konusu olamaz. Şimdiye kadar Fed'in(sahipleri siyonist) bastığı kağıt parçaları ile Amerikayı mal ve hizmete boğduk! Bu kazıktır. (Sonra bunlar nasıl ilerledi diye şaşıran oluyor! İnsan ve zihin gücünü bilim-tekniğe daha çok odakladılar, bu veisleyle... Aynı zamanda, doları zincir gibi kullanarak dünyayı esir ettiler. İstedikleri zamanda mali kriz ile belini bükebiliyorlar.)

-Cari Açık-
Devlet cari açığın büyümesini şu şekilde engelleyebilir; eğer bir mal veya hizmetin ülkemizde üretilmesi teknik ve yetenek olarak mümkünse onun ithalatını ilk başlarda yasaklar. Böylece üretimi ve istihdamı teşvik eder. Ancak üretemediğimizi, yani teknolojik yetersizlikten kaynaklananlara ulaşmak için izin verecek. Bu şekilde sınırsız kaynakla kalkınmaya başlamış devlet, bilim-teknoloji alanında da görülmemiş ilerlemeler kat ederek günümüz teknolojisine yetişir, hatta geçer. Bu süreçte ihracat, ithalatı geçmiş olacağı için ithalat kotoları gevşetilmeye başlanabilecektir. Devlet, ülkeye giren ve çıkan maden miktarını(değişim birimleri) dengeleyecek şekilde kotalar belirleyecektir. Bu devlet güçlü ve her vatandaşına yetişen bir devlet olacaktır... Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modelin'e göre çıkardığım bu özet bir düzeltme içermektedir. Haydar bey; dış ticarette yine itibari paralardan bahsetmiştir. Karşıdan kendi paramızı talep etmeyi! Aslında o da bu sonuca ulaşacaktır ama ben şimdiden söyleyeyim. Dış ticaret mutlaka madeni değeri olan birimlere endekslenmeli! Sanayide kullanılan birimler, değeri korumak için daha sağlıklı iş görür. Ülke paraları çeşitli olağan üstü durumlarda kağıt parçları konumuna dönebilir...Madeni paralarla dış ticaretin nasıl gerçekleşeceği konusunda açıklamalarım mevcuttur... Aklınıza geleni sorabilirsiniz...

Dahası; Devlet ekonomide %50'ye varabilecek bir yer işkal edebilir. Bu durum İnsan Kaynakları Bakanlığını gerektirecektir. BU MUHTEŞEM BİR ŞEYDİR... Zaten doğmuş her bebeğe, tüketim hakkı tanındığı için, devlet aylık ödeme yapacaktır. Her insan yaşı geldiğinde emekli olacaktır. Sağlık, eğitim herkese çok ucuz genellikle ücretsiz ulaşacaktır. Her vatandaş, her yaşta devletten, her ay bir ücret alacaktır. Bu şimdilik 500 lira olarak öngörülebilir. Temel harçlığı teşkil eden bu para insanın işsiz kaldığı kısa sürede moralini bozmamasını, temel ihityaçları için kimseye borçlanmamasını ve ekonominin sıfırlanmamasını sağlar.
(En düşük ücretle(şimdilik 600 diyelim) çalışanın geliri 1100 lira olur! Sigorta prim kesintisi de olmayacağı için bunun işçiye verilmesi sağlanırsa 1350 lira gibi en düşük bir çalışan geliri ortaya çıkar!) Ki haydar baş askari ücreti 2000 lira olarak vaad ediyor! En düşük çalışan geliri 2500 olur!
En kısa sürede kendisi bulamazsa devletin İnsan Kaynakları Bakanlığı ona uygun olabilecek seçenekler sunacaktır... Kaldı ki inasanlar çalışmak zorunda değildir. İşte sosyalizmden ayrıldığımız en belirgin nokta! Serbestlik insanın kişisel tercihlerinde hat safhadadır! 500 lirayla geçinebildiğiniz kadar geçinin... İstekleri için çalışacaklar teknoloijik imkanlarla birlikte üretimi ve yatırımları fazlasıyla gerçekleştirebilecektir. İşte bu sistem ancak teknolojiyle mümkündür...Otomasyon sistemlerine geçiş sürecinde işsiz kalan milyonları umarsamamak en kolayı! Çözüm üretmektir bu işin olayı...
Limitlenmiş fiyatlar ve faizsiz bir ekonomide 'Devlet'in parası sınırsız demektir! Bu günkü gibi borç alması tarihte kalır!

Günümüzde sevdiği işi yapamayan o kadar çok insan var ki... Mutsuz olmalarında önemli bir etkendir bu! Belki eğitm alamadığı için, belki tasarladığı yatırıma sermaye bulamadığı için sevmediği işlerde çalışmak zorunda kalıyor milyonlar! İşinden ayrılamıyor çünkü birkimi de yok! Bir ay işsiz kalsa borçlanmaya başlayacak durumda nice insanlar var, dünya genelinde...Vatandaşlık maaşı olsa öyle mi olur! Eğer, işinde önemli mutsuzluklar oluştuysa ayrılabilir! Devletten belli bir miktar faizsiz borç alabilir. Sevdiği işi kendi kurabilir... Mutlu olur... Ödeyemezse de kimse onu sokakta bırakacak kadar zalimlik yapmaz bankalar gibi... Devlet mümkün mertebe verdiğini geri almaya çalışır ama yatırıma dönüşmüş unsurları satarak! Adamın donunu alarak değil! Alamadığı da zaten ekonominin unsuru olmuş olur! Kendi ekonomisi değil mi! Para sınırsız zaten... Vergiler dolaylı değil, üstelik az sayıda ve az miktarda! Gelir elde etmek için değil piyasadan kırpma amaçlı vergiler.
Ekonomi sürekli genişleme eğilimindedir. Eğer vergiler bu günkü gibi kalırsa ve piyasaya ihtiyaç duyduğu para miktarı sağlanmazsa büyüme hep yavaş ve sancılı olacaktır. Piyasaya sürekli para girmesi gerekmektedir!
Bu sistem, sadece şu anki karma ekonomik modelin düzgün işlemesini ve imkanlara göre düzenlenmesini savunur! Yaşasın Milli Ekonomi Modeli... Yaşasın TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE CUMHURİYETİ..!

Atatürkün kovduğu, hemen ardından İsmet İnönü'nün gelmelerine izin verdiği masonlar, o günden beri bizi bu aksak sisteme ve esarete mahkum ettiler. Aynı zamanda pek çok ülkeyi de..! Başbakan ve cumhurbaşkanı bile seçtirdiler... Artık bıçak kemiğe dayandığı için uyanmak zorunda kaldık... :(
Arabayı 100 ile sürmek varken, 30'u geçemiyorsak, şöförün kabiliyetini sorgulamayı bırakalım... Birisi, arabada sorun olduğunu söylesin artık... Vatanseverler, hain olmayanlar, görecektir ki, bu arabanın bir çift çarkına iki çöp kaçmıştır. Hatta birileri sabote etmiştir! Bu çöpler yabancı para ve faizdir...

Ne yapabiliriz!? Uyanmış, bağımsız ve vatansever bireyler olarak, ideolojik tercihlerimizi ikinci plana bırakıp, aynı kurtuluş savaşında milletin birlik olarak omuz omuza çarpıştığı gibi; biz de birlik olup, bu Milli Ekonomi Reformunu gerçekleştireceğini kesinlikle garanti etmeyene oy vermeyelim. Onların, şu andan itibaren, gözümüzdeki siyasi değerleri, ülkemizdeki yabancı paralar gibi sıfırlanmalı... Ne pahasına olursa olsun, bu bağımsızlığı kazanmalıyız! Ondan sonra ideolojik tercihlerimize döneriz... Zaten sistemin verimini gördükten sonra, bütün siyasiler bunu övüp, korumak zorunda kalacakır...

Veli Bıçakçı