27 Mayıs 2009

Rüya Yorumlama Tecrübesi

Bilimsel açıdan rüyalar bilinçaltımızdan gelir ve bazıları yaşadıklarımızla ilgilidir. Hatırladığımızda çok saçma olduklarını düşünebiliriz. Bazıları yine aynı yerden geldiği söylenir ve farkında olmadığımız takıntılarımızı bize anlatır. Bazı rüyalar ise sanki bize önemli bir mesaj aktarılmasına vesile oluyormuş gibidir. Bizi epey etkileyebilirler. Fakat karışıklık varsa bir sonuca varamayız. Rüya tabirlerine itimat edenler bir süre araştırır. Buldukları yazılar da genellikle belirgin şeyler değildir. İnternet sitelerinde aynı yazıların kopyalanıp yayınlandığı nice rüya tabiri sitesi var…
Bilinçaltı meselesi bilimseldir ama İslam âlimleri rüyaların kaynağı olarak ‘rüyalar alemi’ni gösterir. Tarihte rüyaların yorumlanmasıyla atlatılmış çeşitli badireler vardır.

Kimimiz bazı olayları gerçekleşmeden önce rüyasında görmüştür. Bazılarımız ise şimdiye kadar böyle bir şey yaşamadığını söyler ve belki buna içerlemektedir.

Tecrübe dediğim; benim gördüğüm rüyalar ile ilgilidir. Paylaşmaya değer gördüğüm meseleye gelecek olursak…

Geçenlerde yakın çevrem ile ilgili gördüğüm basit bir şeyin birkaç gün sonra gerçek olması beni şaşırtmıştı. Bunun sonucunda şöyle bir hipotez belirledim: Gördüğüm, geleceğe dair rüyalar birkaç gün sonra gerçekleşebilir. Bahsettiğim rüya dorudan bilgi sağlamıştı. Yani herhangi bir çözülmesi gereken şifre yoktu.

Bir süre sonra ilginç bir rüya gördüm; Askerliğimi yapmaktaymışım. Fakat sanki nöbet tuttuğum bir esnada, Vestel Plaza’nın en üst katlarındaki yangına tanık oluyorum. Gerçekte oraya yakın oturduğumu belirteyim. Dürbünle bakıyorum ve en üst katlarda pijamalı iki kişinin panik halinde kaçmaya çalıştığını görüyorum. Elbette her ayrıntıyı hatırlayamayabilirim. Acaba ranzamıydı gördüğüm eşya, yoksa bir yatağın başında ki serum düzeneğimi?! İki rüyanın birleşmesi gibi algıladım. Nöbeti gündüz tutarken pijamalı adamlar görmek! Acaba bu rüya ne tür bir mesaj içeriyor. Birkaç defa düşündüğüm halde bir şey çıkartamadım.

Birkaç gün sonra haberlerde duyduğum Bursa’daki hastane yangını bana 'yangınlı rüya'mı hatırlattı. Hastane’de gece vakti yangın çıkmış! Benim gördüğüm; yangın yüzünden koşturan pijamalı kişiler! Evet, acaba.!?

Peki, nasıl emin olabiliriz?
Muhtemelen şifreli mesaj var diye düşümdüm. Verileri derlemeye çalıştım. Fazla çaba harcamadan sonuca ulaşabildim. Tabi bu sonuç herkesi tatmin etmeyebilir.

Gördüklerimden, önce Bursa’ya ulaşmalıydım. Bursa’nın plaka kodu 16.
Vestel Plaza yazıp harfleri saydım:11. Yetmiyor! Zorlu’yu da ekledim. Zorlu Vestel Plaza: 16 harf. İlk şaşkınlık…

Sonra da ayrıntılı bilgi gerekli dedim. Ama adres ile ilişki kuramadım.
Bursa Şevket Yılmaz Devlet Hastanesi, Yıldırım / BURSA

Posta kodu?
Hastane 16310 kodunu kullanıyormuş.
Zorlu Holding’in sitesinden -Plaza ya işaret eden- iki posta kodu çıktı. Bir yerde 34840 bir yerde 34310 yazıyor.
Başındaki il kodunu 16 ile değiştirince 16310 oluyor ki aynı! Bursa’da 16840 diye bir kod zaten yok!(onu da 16 Kasım 84 doğumlu olmama bağlayalım :) ) Yani verimiz 16310.

Dolayısı ile rüyadan, bir yerde yangın çakacağı sonucuna varabiliriz. Eğer yukarıdaki süreci zamanında takip etseydik, Bursa’da 16310 posta kodunu kullanan bir kurumda gece vakti yangın çıkacak sonucuna ulaşabilirdik. Eğer gördüğüm nesneler arasında serum olduğuna emin olsaydım sağlık hizmeti verilen bir yer olduğunu kolayca söyleyebilirdik.(Gördüğüm kişi sayısının iki olması, yangının gece 2’de çıkacağına işaret edip etmediğini sizin yorumunuza bırakıyorum.) Muhtemelen bu posta kodunu kullanan tek salık kurumudur. Değilse de birkaçı geçmez ve “hepsinde tedbir alınsın” sonucuna varırdık. Aslında bu kodu kullananlar arasında gece yatılan bir yer diyebiliyoruz. Çünkü ulaşabildiğim kullananlar: KOY KOOP 2. BOLGE, POLIS CEVIK KUVVET VE OKULU, TOPRAK ISKAN MUD., TOPRAKSU 16.BOLGE MUD. ATOLYESI, Y.S.E. 17. BOLGE MUD. Şeklinde.

Hastane, kayıtlı olarak görünmediyse de, Polis Çevik kuvvet ve Okulu yatılı ise o da ikinci hedef olurdu…

Neticede bu rüyanın söz konusu hastane yangınına işaret ettiğine ben inandım. Ama yorumunu yapmak yangından sonraya kısmet olduğu için yangını haber verebilmek mümkün olmadı. Kaderin değişmesi mümkün olmadığı gibi olaylara rüya vb. sebeplerle müdahale edilmesi de kaderin kendisidir. Birisine ya da birden çok kişiye gösterilir. Uyarıyı yapabilecek kişiye yorumlaması sağlanır ve müdahale gerçekleşebilir. ALLAH her şeyi hakkıyla bilendir.

Eğer önceden yorumlamış olabilseydim, sizce yetkililere durumu anlattığımda neler olurdu?
Tedbir alınır mıydı? Bence hayır! Dahası, yangından sonra beni şikâyet ederler ve kendimi karakolda bulurdum…
Sonra da mahkemede kundakçılık davasında… Ölenlere Allah rahmet eylesin…
Hayırlı rüyalar dilerim…

Veli Bıçakçı

25 Mayıs 2009

Dedim: Çok yalnızım.Dedin: ... فَإِنِّي قَرِيبٌ Ben ki sana çok yakınım. Bakara-186
Dedim: Evet biliyorum sen bana yakınsın ama ben senden uzağım, keşke ben de sana yakın olabilseydim.Dedin: وَاذْكُر رَّبَّكَ فِي نَفْسِكَ تَضَرُّعاً وَخِيفَةً وَ دُونَ الْجَهْرِ مِنَ الْقَوْلِ بِالْغُدُوِّ وَالآصَالِ Rabbini sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret. Araf-205 Dedim: Buda senin yardımını isterDedin: أَلَا تُحِبُّونَ أَن يَغْفِرَ اللَّهُ لَكُمْ ALLAH'ın sizi bağışlamasını istemez misiniz? Nur-22
Dedim: Tabii ki, beni affetmeni çok isterim.Dedin: وَاسْتَغْفِرُواْ رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُواْ إِلَيْهِ(Öyleyse)Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O'na tövbe edin. Gerçekten benim rabbim, esirgeyendir, sevendir. Hud-90
Dedim: Çok günahkârım, bu kadar günahla ben ne yaparım? Dedin:أَلَمْ يَعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ هُوَ يَقْبَلُ التَّوْبَةَ عَنْ عِبَادِهِ ALLAH'ın, kullarının tövbesini kabul edeceğini.. ve ALLAH'ın tövbeyi çok kabul eden ve pek esirgeyen olduğunu hâlâ bilmezler mi? Tevbe-104.
Dedim: Defalarca tövbe edip tövbemi bozdum, artık yüzüm kalmadı.Dedin: اللَّهِ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ (2) غَافِرِ الذَّنبِ وَقَابِلِ التَّوْبِِ ALLAH aziz ve bilendir, o günahları bağışlayan ve kullarının tövbesini kabul edendir. Ğafir-2/3.
Dedim: Bunca günahım var,hangisinin tövbesini yapayım?!Dedin: إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًاALLAH bütün günahları bağışlayandır. Zümer-53.
Dedim: Yani yine gelsem yine beni bağışlar mısın? Dedin: وَ مَن يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ اللّهُALLAH'tan başka günahları bağışlayacak olan yoktur. Ali İmran-135.
Dedim: Ne kadar güzelsin ALLAH'ım! Bilmiyorum bu sözlerin karşısında niçin böylesine içim içime sığmıyor ve erimeye başlıyorum, seni çok seviyorum. Dedin: إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ التَّوَّابِينَ وَ يُحِبُّ الْمُتَطَهِّرِينَ Şüphesiz ki ALLAH tövbe edenleri ve temizlenenleri sever.Birden 'İlahım ve Rabbim benim senden başka kimim var' dedim. Sen de أَلَيْسَ اللَّهُ بِكَافٍ عَبْدَهُ 'ALLAH kuluna yetmez mi?' (Zümer-36) dedin.
Dedim: Sen ki beni bu kadar çok seviyorsun ve bana karşı bu kadar iyisin ben ne yapabilirim? Dedin: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اذْكُرُوا اللَّهَ ذِكْرًا كَثِيرًا (41) وَسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَأَصِيلًا (42) هُوَ الَّذِي يُصَلِّي عَلَيْكُمْ وَمَلَائِكَتُهُ لِيُخْرِجَكُم مِّنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ وَكَانَ بِالْمُؤْمِنِينَ رَحِيمًا Ey inananlar! ALLAH'ı çokça zikredin. Ve O'nu sabah-akşam tesbih edin. Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize rahmetini gönderen Odur. Melekleri de size istiğfar eder. ALLAH, müminlere karşı çok merhametlidir. Ahzap-41/43.
Kendi kendime dedim: ALLAH'ım seni çok seviyorum.--

Vefa, dost ikliminde yetisir ve bizim yamaclarimizin guludur..

-- 9-8-7-6-5-4-3-2-1-0

Okuyun bakalım rakamları :

* Eger ' 9' canli olsaydın bile* En çok ' 8' kez kaçabilirdin ölümden* Bilki ' 7' düvele sultan olsan dahi * Yerin ' 6' mekan olacak sana* En fazla ' 5' metre kumaş götürebileceksin* Kapatacaksin ' 4' açsanda gözünü* Bu dünya ' 3' günlük dünya* Ölüm meleğinin yaninda ' 2' kat olup yalvarsanda nafile * Elbet ' 1' gün öleceksin* Işte o zaman herşey ' 0' dan başlayacakÇünkü ÖLÜM bir yok oluş degil
YENiDEN DOGUSTUR...!

HEPINIZI COK SEVIYORUZ
Saygilarimla

Nurdan ASLAN

20 Mayıs 2009

HAYATI ISKALAMA LÜKSÜN YOK SENİN...

HAYATI ISKALAMA LÜKSÜN YOK SENİN ! Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan "Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin. Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz. Sen, "Ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu yapmadın" diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. "Peki o ne yaptı" deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın. Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak" yaşamayı Öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.... Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor.Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana.Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası.... Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun asolan yürektir.Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...

NAZIM HİKMET

11 Mayıs 2009

Bir evi, bir kalbi herhangi bir sebepten dolayı ateşe vermek isteyen bir

Koç burcu;

Kısa bir süre düşünür. En belirgin sebepleri aklından hızlıca sıralar ve başlar. Ateşe verirken kendinden geçer ve içindekileri haykırır...

Boğa burcu;

Ateşe verirken kendini de yakmaktan son anda kurtarabilir. Belki de kurtaramaz.!?

İkizler burcu;

"Ateşe versem mi vermesem mi?!" diye epey düşünür. Yakmaya karar verirse yakar! Kısa sürede fikir değiştirir ve kendine söylenerek söndürmeye çalışır. Gerekirse itfaiyeyi arar.

Yengeç burcu;

Öfkeyle söylenerek benzin falan döker bir bölgeye. Yüksek ve korkutucu bir sesle söyleyeceğini söyler. Atar sonra elindekileri. Arkasını döner ve gider. Ateşe vermeye genellikle kıyamaz...

Aslan burcu;

Ateşe vermeye karar verdiyse plan yapar ve kaza süsü vererek yakmaya çalışır. Genellikle bunu başarır.

Başak burcu;

Ateşe vermekten son anda vazgeçer ama öfkesini hedef kişi veya kişilerden itinayla çıkarır...

Terazi burcu;

Zor bir karardır. Ama öfkesine yenik düşerse mahalleyi yakabilir...

Akrep burcu;

Doğru zamanı bekler... İntikam yemeğinin soğmasını belkide. Sakince ateşe verir ve gider...

Yay burcu;

Ateşe vermeyi basit gördüyse, dinamitlemek gibi daha şaşırtıcı yollar deneyebilir. Gizli yapmaya özen gösterir. İşini çabuk bitirir. Uçurur gider... Yakar gider... Yeni yakılacak yerlere yelken açar... Bunları anı olarak anlatır.

Oğlak burcu;

Farkında olmadan önce kendisi alev alır. Bari sadece ben yanmayayım diye bir ihtimal işini tamama erdirir. Ama genellikle canının derdine düşer. Kendini söndürmek için etrafından yardım ister. Bir daha da bu tarz bir işe kalkışmaz...

Kova burcu;

"Benim ne işim var elimde benzinle falan!?" diye duraksar bir ara! Gider, ağır makineli bir silah bulur. Anonsunu megafonla yapar ve taramaya başlar.Ev yaşanmayacak hale gelince, silahı olduğu gibi bırakır ve gider... Giderken "Umarım kimseye zarar gelmemiştir!" diye içinden geçirir.

Balık burcu;

Ateşe vermek için yoğun bir çaba harcar aceleci bir halde. Alevler kapladığı zaman her tarafı gözleri dolar. İçi burkulur."Bunu bana yaptırmayacaktınız!" der. Bir süre duygusal çöküntü yaşadıktan sonra belki gider...


Veli Bıçakçı

6 Mayıs 2009

Deniz Gezmiş'i anarken sosyalizmi savunmayı ihmal etmeyenlere...

İdeoloji yaşar
Savunan oldukça...


Deniz'e haksızlık edilmiş diye, Lenin'in yürütülememiş sosyalizminin de hala savunulması bana ilginç geliyor.
Devrimi gerçekleştirmiş birkaç halk, kaç cana kıymış, sayısını bildiniz mi?
O canların kaçı para babası idi, kaçı halktan idi...
Dağlardaki köylerde, sosyalist sistemi kabul etmiyor diye budayına, tohumuna el konulup bırakılan, ağaçlığa terk edilen ve bu yüzden ölen halka insanlık ihaneti değil midir bu zorbalık?! Hayatının son döneminde aklını kaçıran ve korkutucu bir yüz ifadesine bürünen muhteşem şahsiyet, acaba zalimliğinin ilk cezalarını çekmiş olmasın?
Bu kadar katliamdan sonra yarım asır baskıyla sürmüş bu sistemi apar topar bir gecede rafa kaldıran hangi güçtü? Şimdi özlemle anmanız çok manidardır. Deniz, sembolleşti ama onun başaramadığnı başaranların kıydığı aciz canlardan sembolleşen olmadı... Demokrasiye karşı olunduğu için 'devrim'ci olmak zorundasınız. Fakat demokrasi olmasaydı siz de düşüncelerinizi rahatça söyleyemezdiniz. (Demokrasiden yararlanarak onu yok etmeye meyletmek ayrıca ilginçtir!)

Sosyalizm; insanı sadece fonksiyonel bir yapı olarak değerlendirip denitim altına almayı savunur.(gizli ve açık bir şekilde) Orta öğretimden mezun olur olmaz evinizden askerler tarafıdan alınarak farbirkaya götürülmediğiniz için kitaplarda anlatılan o ütopyalarla yollarda yumruk sıkarak, slogan atarak yürüyebiliyorsunuz.O yumruklardan bir hayır çıkar mı?
İnsanın en temel özgürlüklerini silahla, ortak menfaat mazereti ile yok ederek kaç yıl mutlu olabilirsiniz? Ne kadar süre ve ne derece insan kalabilirsiniz?

Dine ve mülkiyete yasak, çalışmaya ve nerede, ne çalışacağına zorunluluk getiren, muhalifeti yasaklayıp ortadan kaldırmış bir sistemi savunmaktasınız...
Bunu benimsemiş toplumlar zaten öyle yaşamaya çalışmaktadır. Fakat inançlarına ve özgürlüklerine bağlı toplumlarda komonizmi ve sosyalizmi övmek abesle iştigaldir.
"Sana öyle bir sistem vaad ediyorum ki, ibadet etmen yasak, çalışmadığın zaman dayak... Harika olacak... Yaşasın sosyalizm..."

Osmanlı'ya özlem duyarak bahsedenlere, 'aydın' denilen, 'modern' denilen kesimden 'gerici' ithamları gecikmez!
Peki denenmiş ve sonucu sefalet, zulum, sömürü olmuş sistemleri tekrar tekrar savunmak 'çağdaşlık' ya da 'ilericilik' olabilir mi?
Kapitalizm, sosyalizm, liberal görüş denenmiş, batmış birden çok yerde ve birden çok defa...
Bunların toplum tarafından benimsenmesini istemek, yenilikçi olamamanın kanıtıdır.

Kuracağınız sosyalist devlette birkaç yıldan fazla mutlu olamayacağınıza kalıbımı basarım.
Bir kaç yıllık ego tatmini için kaç kişi öldürmeye hazırsınız modern devrimciler?
Şu halde çağdaş mısınız?

Diğer yandan gerçekleşmiş devrimlerin üstünden epey zaman geçti. Sosyalist sistemi sürdüren devletler, yeni nesiller ile birlikte bunu kanıksamıştır.Bu gün Küba'yı desteklememiz gerekiyor. Eğer halkının gerçekten sistemden memnun olduğunu düşünüyorsak!Çünkü amaç iyiye, mutlak doğrulara ulaşmak ya da en azından yaklaşmak!Her sistem, her topluma uymayabilir. Boşuna mı devletler halinde yaşıyoruz?!
Küba'da devrim sürecinde kıyılan canlara elbette haksızlık ve zulum oldu! Ama aradan uzun zaman geçti ve yeni nesiller yetişti. Bu yüzden mevcut durum kabullenmeli ve ilişkiler kurulmalıdır.Şu anda diğer devletlerin Küba'ya ambargo uygulamaları anlamsızdır.

5 Mayıs 2009

Yaman Tarcan

Yazık ya!
Bir kişi daha işsizlikten intihar etti.
Olur öyle...Allah rahmet eylesin...
İyi ki varsın akp...
Sen olmasan ülke kim bilir ne hale gelecekti.Belki ekonomi şahlanacaktı!?
Ne gerek var.?!
Sen yoksan ekonominin ne anlamı var?
Sen oldukça krizler bizi teğet geçer...
Yönetmeyi bilmeyen
Fabrika kapatır...
Sen bize yönetmeyi de öğretceksin...
Ne mutlu bize!
Yaşasın AKP...