2 Ağustos 2008

Pazarlama, kakalama...

20. yüzyılın son çeyreğinde, yani ilk gençlik yıllarımda, ajanslardan sıklıkla Amerikan Cape Caneveral uzay üssü ve Fransız Guyanası'ndan fırlatılma hazırlığındaki uzay mekiklerinin fırlatılmasının ertelendiği haberleri geçerdi. Fırlatmanın gecikmesine sebep olarak umumiyetle ya rampa ya da yakıt tankında meydana gelen beklenmedik bir arıza olduğu ilan edilirdi dünya kamuoyuna. (Uzay çalışmalarının büyük bir ivme kazandığı ilk yıllarda NASA tarafından kullanılan bilgisayarların, günümüz çok programlı, çok maharetli, yıkayacağı çamaşırın hangi kumaştan mamül olduğunu dahi sezebilen, çamaşır makinelerinden bile daha zayıf işlemcilere sahip olduğu gerçeğini öğrendikten sonra, Ay'ın toplam hacminden daha büyük spekülasyonlara konu olmuş 1969 yılındaki ilk Ay seyahatine artık Dünya ve Ay arasındaki mesafenin 8 katı kuşkuyla yaklaşıyoruz. Bu, ayrı bir yazı konusu olsun.)

Veli Amca'nın "Süpppper Gizli, Mega Kozmik Top Secret Gizli Projesinin" günyüzüne çıkma tarihinin büyük bir talihsizlik eseri olarak ertelendiğini kendi ağzından duyunca, bu bahsettiğim haberler geldi aklıma.

Ama serde bilim insanlığı var ya, Veli Amca bu gecikmeyi bile 28 bilinmeyenli matematik problemi kisvesi altında bize pazarlıyor. Veli Amca'nın adres defterindeki bir çok kişi bu gizli projenin ne olduğuna dair ufak ipuçları barındıran nev-i şahsına münhasır, hangi metoda göre kurgulandığı pek de belli olmayan, ne idüğü muamma harf-rakam karışımı tabloyu çözmeye uğraşıyorlar Allah-ul Azim. Çok şükür peşinden ikinci mail de geldi de, bu karmaşık, bilimsel görünmesine uğraşılmış(!), zehirli sarmaşık benzeri tabloya ne şekilde yaklaşılması gerektiğini bir nebze öğrenmiş olduk. İlk başta düzensiz, anlamlı kelimeler oluşturmaktan uzak harf kalabalığının en altında Uncle Veli, bu problemin çözümünde ihtiyacımız olan itici gücü verecek gazlı cümleler eklemeyi de ihmal etmemiş. "Bul parayı, al karayı" misali.

Bakkal, çırağına: "Müşteriyi dükkandan eli boş gönderme." demiş. "Senden toz şeker isteyen müşteriye, toz şeker yok deme; küp şeker öner" deyip, dükkanı da çırağa emanet edip çıkmış. Bir müşteri gelip çıraktan tuvalet kağıdı istemiş. Çırak, öğrendiği pazarlama stratejisini ilk kez kullanacak olmanın verdiği heyecanla müşteriye: "Tuvalet kağıdı kalmadı, zımpara kağıdı vereyim mi?" demiş.

Pazarlama ilmine vakif tezgahtar, kol düğmesi almaya gelmiş müşteriye gömlek satabilendir. Bay Veli'nin, pazarlamayı membaından öğrendiği kesin. "Gizli proje kalmadı, sudokudan bozma bilmece var, vereyim mi?" Ver Veli Amca, ver. Gizli olan her şey makbulümüzdür. Ne de olsa o bilmecenin içerisinde de birşeyler GİZLİ değil mi?

5 yorum:

veliamca dedi ki...

"Kas biraz az!" diyen Koleranın aşkına, dayıcio, Ömercio etme eyleme... Projenin gizlisi makbuldür elbet! Kader bana plan yaparak gerçekleşeceğine inanmamam gerektiğini öretirken güme giden gizli proje bitirme tarihi oldu!
Bu konuda kader en az benim kadar sorumlu! Ama dersi aldık! Bundan sonra bir işi bitirmek üzere biriyle anlaşma imzalayacak olursak tarih vermek bana imkansız gibi gelecek! Ne zaman biter ? Yaz kızım: "Kısmet olduğu zaman!"
Kaldı ki mesleğim piyasa şartlarında anlaşmalarla ve tarihlerle kaynaşmış durumda...
Ben ne edem gayrı! İşte ancak böyle kişisel teşebbüslere ümit bağlayabilirim! Yani köşeyi dönene kadar yalnız çalışacağım gibi :():

"Modacınız Yıldrım Mayruk!
Dediğiniz bir türlü anlamayruk!"

Sago & Kolera

Anlayış talep ediyruk !

Ömer ÖZDEK dedi ki...

Emicio del Projecto,

Gizlisi elimizde patladı, açığından ne haber? Bu Gül Hırsızları mevzuunda hiç bir gelişme yok. Bekliyoruz.

Unknown dedi ki...

lapimiz topumuz tamir edilsin o da olur inşallah :)

Unknown dedi ki...

Hala yok lapitopum! İKİ Ay oldu ay!

Ömer ÖZDEK dedi ki...

Hakkaten ya, ne günlermiş. Şimdilerde ne gizlilik kaldı ne de proje. Caaanım blog'u iyice boşlamışız be. Dikkkaaaaaaatt. Blog'a gerekli ehemmiyet verileceeeeekkk. Ver!