12 Haziran 2009

“İnanıyor musun ?”

“Dünya dışı zeki yaşam formlarının varlığına...! “
Böyle diyene rastlamak zor… Genellikle ‘Uzaylı’ ya da ‘UFO’ derler. Analitik açılımlı cevapları da piyasaya sürülmüştür. “Biz de uzaylıyız!” “UFO tabiri tanımlanamayan uçan cisim’in İngilizce baş harflerinden türetilmiştir!” Dolayısıyla uzaylılara inanmamak kendi varlığımıza inanmamak olur. Tanımlanamayan uçan cisimlere inanmamak ise hepten garip olur! “Montaj bunlar!” Hepsi mi? “Canım yanlış yorumlananlar da var!”

Bu mantıksız soruları artık sormamak için, ayrıntılı açıklamayı kısaltarak niyetimize daha uygun bir ifade kullananlar olabiliriz. Dünya Dışı Zeki Yaşam Formları = DDZYF
Türkçe açısından okunaklı olmadı sanırım! Harici Zeki Varlıklar = HZV
HeZeV, HiZiV..! Yok, bu da olmadı. Uçan Fiskos Objeler = UFO
Uzaylı FObiler= UFO. Fantastik Uçan Objeler = FUO
Fazla Uçmayın Oğlum=FUO. Yabancı Zeki Varlıklar = YZV. Şimdilik bunu kullanalım.

İnanıp inanmamak söz konusuysa, bilimsel literatüre geçmemiş bir konu demektir!
Aynı Burç meselesi gibi… İnsanlığı ikiye bölen meseleler!

Çocuk yaşlarımdayken Haktan Akdoğan’ın hazırladığı UFO belgesellerini izlerdim. O dönemde filmler de izlemişim ki bu YZV meselesine kendimi kaptırmıştım. Sağ olsun Haktan ağbi de olayın gizemini katlayarak anlatabiliyordu. Program, belgesel de olamayabilir aslında bu açıdan. Aman efendim o fotoğraflar, videolar, yaşandığı iddia edilen olaylar ile (çocuk aklımla) yukarı her baktığımda UFO görme umudu oluşmuştu. Gelseler de beni alsalar bu geri kalmış varlıkların arasından..! “Gel gel ufo can gel… Gel de al veli canı gel… Kurtar beni buralardan ne olur..!”

Büyürken, karakterim gereği pek çok gizemli görünen meseleleri incelemeye, araştırmaya çalıştım. Astronomi ve bilimin diğer çeşitli dallarına ilgim hep vardı. Ölüm ve ötesi, burçlar, ışınlanma, zamanda yolculuk… Hatta bunlar için makine yapma hayalleri buradan köye yol oluyordu… Daha bilgisayara dokunmamış çocuk, ‘laptop’ yapma sevdasına kapılmış derin düşüncelere dalıyordu. Çeşitli deneyler, denemeler ile günler akıp gidiyordu… Bilim Teknik Dergisi sayesinde önemli meraklarımı tatmin edebiliyordum.
Ne ufolar gelip aldı! Ne dizüstü bilgisayarı yapabildi, ne de adam gibi bir teleskop…
Fakat düşüncelerini bilgisayarın muhtemel çalışma prensibine yönelten çocuk, analitik zekâsını geliştirmiş oldu. Bunlar zekâ bulmacası gibi işlev gördü! Bilgiyi (geçici) depolama sistemi olan flip-flop devresini neredeyse tek başına keşfetmeye ramak kalmıştı. Lisede elektronik bölümünün derslerini aldıkça, çizdiği taslakları hatırlıyordu. Mantığı çözmüştü ama teknik bilgi yetersizliğinden kıvranıp durmuştu yıllardır.

Dini konularda da bilgimiz arttıkça hayatı yorumlama şeklimiz bir miktar değişiklik gösteriyordu. Daha doğrusu çeşitli ideolojilerin çekiştirdiği bir acemi olmaktan çıkıp kendi aklıyla bilgileri değerlendirip hayat görüşü ve vizyonu gelişmiş biri oluyordum.

Ayrıca bilmem kaç yıl ufo programı izlememiştim. Meseleyi tekrar düşündüğümde aslında, kuran-i kerimde bu konuda ortak bir yorumda uzlaşılmış ayetler olmadığını düşünüyordum. Böylece aslında gerçekten de koca evrende dünyadan başka bir yerde YZV olmayabileceği fikrini benimsedim. Çünkü bize açıkça bildirilmiş olan yaratılmış varlıklar: Melekler, İblis(ve 70 bin olduğunu işittiğimiz dünyada ki yardımcıları), İnsanlar ve Cinler. Ayrıca kâinatın sadece insanlar ve cinler için yaratıldığı yönündeki kanılar yine ayetlere dayandırılmıştır. Bu sebeplerle YZV’ ye olan inancım sönmüştü.
Dolayısıyla bütün belgelerin uydurma, yanlış anlama olduklarını kabul edip, Cinlerin insanlarla eğlenmek için bu tarz şekillerde göründüklerine de ihtimal verdim.
Bu ihtimalin üstünde hala duruyorum. Fakat aksini kanıtlamak mümkün değil. Yani hiçbir cinin böyle bir şey yapmadığını!
Cinlerin insanlara musallat olduğunu duymuşsunuzdur. Hatta bunu yaşamış olabilirsiniz, ya da yaşamış tanıdığınız olabilir. Musallat olanlar kötü cinlermiş. Bazen çarpılma ya da ‘uğrama’ diye tabir edilen vakalar da görülüyor. Kişi sebepsiz baygınlık geçirir. Bir anda bilincini kaybeder ya da yamulur gibi… Bu tarz olaylara birkaç kez tanık olmuştum ve büyüklerin yaptığı ‘uğrama’ yorumları; pis bir yerden geçmek, Besmele çekmeden ıssız yerlerden geçmek veya cinlerin sofrasından geçmiş olmak sebeplerine dayandırılıyordu! Musallat ise daha kâbus bir şeydir. Allah bizi bunlardan da korusun… Neticede onun izni olmadan hiçbir şey olmaz! İnsanın başına çok çeşitli musibetler gelebilir. Ama bunlar ya imtihan, ya ceza ya da her ikisidir… Ve mutlaka geçicidir… Hayatın dokusunda olan geçicilikten nasiplerini almışlardır. (Cinlerin, genellikle var olduklarına inanmayanlara musallat oldukları kanısına varılmıştır. :D )
İslam’a uygun yaşadıkça cinlerden endişe duymamıza da gerek yoktur.

İnsana musallat olan kötü cinler varken, onlarla eğlenenler de vardır. Ufo meselesinin bir kısmı bu şekilde açıklanabilir.

Derken Saba Tümer rahat durmadı ve Haktan Akdoğan ile Ömer Çelakıl’ı aynı programda buluşturdu. Tekrarını izlemek nasip oldu. Çok güzel bir program olmuş..!
Ömer Çelakıl ufo meselesine uzak olduğunu ara sıra tekrarlıyor. Aslında anladığım kadarıyla kanıtların yetersiz olduğunu da düşünüyor. Bir yandan da Kumburgaz’da çekilmiş yeni görüntüleri ve Obama’nın yemin törenindeki ufoları gösteriyorlar.
Yerli görüntülerdeki aracın 'kokpitvari' mahallindeki camdan içerideki varlık da görülebiliyor sanki..! Haktan ağbi öyle düşünüyor en azından…

Gerçekten Kumburgaz’daki görüntüler düşündürücü. TÜBİTAK incelemiş ve montaj olmadığını söylemiş. Dünyada çok yankı uyandırmış. Ve en önemli görüntülerden sayılacağına inanılıyor.

Haktan Akdoğan’ın örnek olarak verdiği “Ve muhakkak ki Allah Şira Yıldızı'nın da bütün yıldızların da Rabbidir.” (NECM Suresi, 49.)
ayeti ile şiranın, sirius yıldızı olduğunu ve o yıldızın bu şekilde anılmasının ona yakın gezegenlerde de zeki yaratıkların olduğuna bir işaret olabileceğini dile getirdi.

Diyanet’in ve ilahiyat fakültesi profesörlerinin YZV hakkında kesin yorumlar yapmamaları da beni yine düşünmeye sevk etmiştir. Aslında bilimsel yaklaşmıştım son yıllarda. Yani “daha kesin temaslar gerçekleşmeden, yada bilim çevreleri ve hükümetler konuyla ilgili somut adımlar atmadan mesele muallaktadır..!” gibi. Demişken; YZV araştırması için tertiplenen CETI projesini ve Carl Sagan’ı analım. (her ne kadar ateist olarak öldüyse de) Konuya değindiği “Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı” adlı kitabını tavsiye edebilirim. Pek çok eseri olan Amerikalı bilimci popüler bilim’e katkısı ile de, yani insanlara kendini okutan kitaplarıyla pek çok ödül kazanmıştır. Ufo şarlatanlarının neler yapabileceğini örnekleriyle anlatıyor adı geçen kitapta. Bir yandan ufo belgelerinin neredeyse hiç birini kale almazken CETI projesine önderlik etmesi ilginç karşılanmıştır.


Şimdi yanı başımıza, Kumburgaz’ımıza kadar gelmiş bir YZV’ ye ben ne diyeyim!?

“Ben sana nasıl inanmayabilirim ki! Bak arkadaş pölümiye girmeyecem..!
Adam gibi gel, selamını ver! Otur bir çayımızı iç. Hele bi soluklan! Sonra de bakalım sebebi ziyaretini! Kız mı istiyonuz? Bize medeniyet mi getiriyonuz? Avurupa’dan daha mı medeniysiniz falan ne diyeceksen de! Ama kardeşim, sen yukarıdan bakıyon bize! Gözetleyip duruyon! Rahatsız oluyoruz tabi! Bir değil iki değil! E laftan da anlamıyonuz! Nasıl iletişim kurcaz biz sizlen!? Sona git diye daş atıyoz, senin şakşakçıların diyur; “Napıyonuz! Misafire daş atılır mı?” yav de get..!”

Neticede veliamca tarafında, güncel verilerin ışığıyla konunun yeniden değerlendirilmesi sonucunda YZV’nin varlığı 2-1 önde!

Kumburgaz’da çekilen görüntüler için bağlantı:

http://www.siriusufo.org/tr/?fx=h.oku&id=112

7 yorum:

Anıl Özbek dedi ki...

Veli burada okuduğum en kaliteli yazı bu. Benim burası için düşündüğüm şey de tam bu tip yazılardı.

Bir kaç solukta okudum. Oradan oraya, daldan dala atlayan, YZV'lerden bahsederken Cinlere selam eden oradan da tutup çocukluğa inen, elektronikten bahseden kısaca bir yazıda olması gereken her şeyi içeren harika bir yazı.

Türkiye'de yaşayıp da uzaylılar tarafından kaçırılma hayali kurmayan yoktur herhalde, özellikle de 80'lerin sonu 90'ların başında çocukluklarına doyanlar için bu böyledir.

Beni kaçırıp el üstünde tutacaklarını, benden dünya hakkında bilgi almaları karşılığında bana krallar gibi bakacaklarını düşünürdüm, daha doğrusu isterdim. Kusura bakma Veli'cim ama ağır konuşacağım, bu YZV ... nın önde gidenidirler. Birinden bir fayda göremezsin.

Şu senaryo da vardı hep kafamda, gelseler nasıl iletişeceğiz. Dil bilmem iz bilmem. Uçan cismine binen Türkçe'yi de öğrensin diyemezdim en azından YZV'lere derdimi anlatacak kadar İngilizce öğrenmeye bakardım. Merhaba uzaylı demekte bir genellemedir aslında hoş değildir. İlk izlenim önemlidir ama şöyle de denemez ki daha ilk görüşte merhaba canım hoş geldiniz, tam da çay demlemiştik buyrun buyrun. Demez mi bu ne samimiyet lan, elin YZV'si bu der mi der.

Neyse tekrar insanlara dönelim Veli'cim, insan insanı ... pardon burası öyle olmayacaktı, insanın insandan başka dostu yoktur. Yani bir gün çıkıp basın toplantısı bile yapsınlar bu uçarak gelenler hiç umurumda olmaz değiştiririm kanalı işime bakarım. Ben onları çok bekledim zamanında, bu saatten sonra uçan cisme binsem ne olur, başka bir gezegene gitsem ne olur, bu kadar zaman insanlar arasında yaşadıktan sonra bundan sonrasına da katlanılabilir herhalde.

Cinlere fazla girmeyeceğim Veli. Zira onlarla ilgili de hayallerim vardı, yalnız bunları açıklayamam Türkiye henüz buna hazır değil bence.

Veli böyle güzel yazılarda karşılaşmak üzere, hoşçakal, parmaklarına kuvvet.

Günlüğün yeni hali de güzel olmuş, bir tebrik edilesi hareket daha, değişimin işaretleri bunlar. Yalnız şu bağlantıların açılmama olayları bana her görüşümde kafayı sıyırttıracak.

Neyse son.

veliamca dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
veliamca dedi ki...

Takdirlerin için çok teşekkür...
Yorumun harika olmuş! Ben de onu çok sevdim :)

Anıl Özbek dedi ki...

veli körler sağırlar birbirini ağırlar hesabı olmuş ben sana sen bana teşekkür edince :)

No'ldu temayı eski haline çekmişsin yine, önceki açmıştı buraları.

Unknown dedi ki...

Haklısın da, okurken fon beyaz olunca gözler daha çok yoruluyor. Bende öyle oluyor en azından. O sebeple dönedüm... Şablonlar arasında baya tereddüt ettim zaten.

Ayrıca birbirimizi ağırlamayacağız da kimi ağırlayacağız. Yazılarımı okuyan çok insan yok zaten...

Boşver be dedi ki...

veliamca selam.öncelikle yeni forum siteni 4(dört) gözle bekliyorum.uzaylı dediğin de bence dünyadaki yaratıklar.belki2000 sene sonra dünyada yaşayacak insanlar onlar.o zamana zaman makinesini icat etmiş oluolar ve eski zamanadönüolar.bundan daha doğal ne olabilir:D

Unknown dedi ki...

Evet allypasha, bu ihtimali unutmamaya çalışıyoruz...