Hani "muasır medeniyet seviyesi" var ya, işte o... "Çağdaş uygarlık düzeyi" demek, hepsi bu.(Basında bu kelimeyi "muassır" şeklinde yazan cahil arkadaşlarımız da vardır. Üstelik de yaşını başını almış adamlardır bunlar.) Atatürkçülük bu demektir, başka bir şey de değil.Bu kavram son derece değişken bir kavramdır. Dün muasır olan bugün değildir, yarın da olmayacaktır.Değişken olduğu, donuk olmadığı için de modası geçmez, eskimez, otuzlu yılların liderleri yokolur giderler, Atatürk ölmez! Üstelik Atatürk "hayatta en hakiki mürşit ilimdir" demiştir ama, "başka mürşit yoktur" da dememiştir ha!.. "Daha az hakiki" olan başka mürşitler de bulunabilir...Atatürkçülük'te demokrasi yoktu, çünkü otuzlu yıllarda "moda" yelleri totaliter rejimlerden yana esmekteydi.Dolayısıyla, bugün de aynı rüzgârı estirmeye çalışan "Kemalistler" çağdaş değildirler.Daha da açık konuşalım: Atatürk, Kemalist değildi! Kemalizm, Atatürk'ü kendi amaçları doğrultusunda "kullanmak" isteyen faşist bürokratların uydurduğu bir ideolojidir.Atatürkçülük, bir ideoloji değildir, bir dünya görüşüdür.Laiklik de, kendi başına bize hoş göründüğü için değil, çağdaş yaşama tarzının, çağdaş uygarlık düzeyinin vazgeçilmez bir unsuru olduğu için gereklidir.Devlet kapitalizmi, otuzlu yıllarda çağdaş gibi görünüyordu, bugün değildir.Şapka giymek, o dönemde modaydı, bugün değil.Bugün şapkayla gezene Atatürkçü demezler, "tapon" derler yani...Muasır medeniyet uyarınca o zamanlar vals ve tango yapılırdı, bugün yapana yalnızca "nostaljik" deniyor. "Atatürk'ün giyindiği gibi giyinmeye çalışana" da düpedüz ahmak derler. Diyelim baklavalı kazak buldunuz, gidip bir de golf pantolon mu diktireceksiniz? Atatürk 1936 model arabayla gezerdi, arayın bulun da "rektifiye" ettirip binin bakalım! O dönemde Medeni Kanun gösteriyordu çağdaşlık düzeyini, tek eşlilik, miras paylaşımında eşitlik, falan filan.Bugün, örneğin "eşcinsel evliliklerine izin vermek" çağdaşlık! Avrupa bu düzeyde. Nasıl, bu sizi irkiltti mi? Demek ki Atatürkçü değilsiniz.Siz olsanız olsanız "İsmetçi" olursunuz.O da Atatürk'ün başbakanıydı, Fethi Okyar ve Celal Bayar da... O da Atatürk'ün silah arkadaşıydı, Fevzi Çakmak da... Üstelik birincisi yalnızca orgeneral, ikincisi mareşaldi, mareşal! Sizin Atatürk'ünüz hangisi? Ölümünün üzerinden daha bir yıl geçmeden ve de utanmadan paralardan resimlerini kaldıranların Atatürk'ü mü yoksa? Benimki o değil.Bana da utanmadan "Atatürk düşmanı" diyen dangalaklar, azıcık anladınız mı?
13 Haziran 2008
Muasır
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Sharp, perfectable, exatlable, unbelivable vasairable ...
Yazana ve ekleyene teşekürler..
Yorum Gönder